13 Ekim 2013 Pazar

Nar Ağacı - Nazan Bekiroğlu


Sayfa 108 ilk paragraf :

Kapalıçarşı'nın onlarca kapısının birinden dışarı çıkar çıkmaz bir "Haberdar!" narası işittik. Atlarının dördü de yan yana dizilmiş görkemli bir araba, tozu dumana katarak geliyordu. ve önüne çıkanı ezip geçeceğe benzeyen sürücü bu narayla "Çekilin!" demek istiyordu herhalde. Simsiyah çarşaflı bir kadın "Hüdahafız!" diye söylenerek sarıldı elindeki çocuğa. Bende gayriihtiyarı kenada kaçtım,sonra güldüm kendi halime.

Bu güzel kitabı okumam uzun sürdü araya geziler ziyaretler girdi ama sonunda keşke bitmeseydi dediğim bir kitap oldu

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Sevmek Zorunda Değilsin Beni Sinan Akyüz

 
Sayfa 108 ilk paragraf
"Bekçi iki eliyle yakasını düzelttikten sonra geçip kulubesine tekrar oturdu.Ben de o sırada küçük göz evlerde sıralanmış çıplak kadınlara baka baka yürümeye başladım. Arada göz göze geldiğim kadınlar, kapının önüne doğru bir hamle yapıp beni çağırıyorlardı. Oralı bile olmadan belirlediğim hedefe doğru yol aldım.. O küçük odanın önüne geldiğimde kalbim güm güm atmaya başladı. İçeriye dikkatlice bakmama rağmen, dün kavga eden o genç ve güzel kadını göremedim. Birkaç adım geriye doğru gittim. Kapı numarasına baktım. Kapının üzerinde kırk dört numara yazıyordu. Numara doğruydu. Tekrar içeriye göz attım. Tam da o sırada dün birlikte olduğum kadın merdivenlerden aşağıya iniyordu. Beni görür görmez başını öte yana çevirdi hemen yanına gittim. "yine mi geldiniz?" dedi."

Bana Sırtını Dönme Sinan Akyüz

Yatağımdaki Yabancı Sinan Akyüz


12 Ağustos 2013 Pazartesi

Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü Aimee Bender

 

Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü

Bir gün, mutsuzluğu, acıları ve arzuları, en derindeki sırları görme yeteneğin olduğunu keşfetseydin...

Bir gün, sana gülümseyen yüzlerin ardını görüp sana en yakın kişinin yüreğinde kilitlediği kapıları aralasaydın, ne yapardın?..

Büyümenin eşiğindeki Rose için hayat, bir sabah geri dönülmezcesine değişir. Zira annesinin yaptığı limonlu pastadan aldığı bir lokmayla, sadece yemeği değil, onu pişiren kişinin duygularını da tatmakta olduğunu anlar...

Olağanüstü yeteneği, aynı zamanda derin bir kaygı ve hüznü de beraberinde getirir; çünkü her zaman neşeli, güler yüzlü ve sevecen biri olarak bildiği annesi, kalbinde sarsıcı bir gerçek saklamakta, ailesinden ayrı ikinci bir hayat yaşamaktadır... Çok geçmeden babası ve ağabeyinin de çok özel yetenekleri olduğunu anlar. Her üçü için de bu yetenek, kimi zaman bir mucizeye kimi zaman da yakalarını kurtaramadıkları bir illete dönüşecektir.
Hemen her ailenin üstünü örttüğü gerçekleri, duyarlı ve yetenekli bir genç kızın büyüme öyküsü eşliğinde anlatan acı, tatlı ama her sayfası büyülü bir şehir masalı...


Sayfa 108 ilk paragraf;
Anlatılanlanlara bakılırsa Joe ve ben doğduğumuzda hastanenin lobisine bile girememiş. Annem arabadan güçlükle inip evimizin yirmi-otuz sokak ilerisindeki sevimli, zengin bir hastane olan Cedars-Sınai'ye tek başına kayıt yaptırmış. Babam arabayı park ettikten sonra doğum servisinin yerini bellemiş, telefon etmiş, annemin oda numarasını öğrenmiş ve artık telefonlarından bezen hemşireye annnemin penceresinin tam yerini sormuş. Hemşire söylemeyince dakika başı onu tekrar aramış, ta ki kadın sonunda Güney tarafı! Sekizinci kat! Soldan üçüncü pencere! Sıçarım, artık arama! diye bağırana kadar. Babam derhal civardaki bir çiçekçiyi arayıp daha Joseph gelmeden çok önce alıcısına ulaşan lale ve ve güllerden enfer bir demet göndermiş hemşireye.

11 Ağustos 2013 Pazar

Kürk Mantolu Madonna Sebahattin Ali




 Kitap oldukça rahat okunuyor hiç sıkmıyor akıcılığı muhteşem 160 sayfa çabucak bitirivereceksiniz.
Sayfa 108 ilk paragraf ;
O zaman onu yakalamış gibi kendimden emin bir edayla: 
"Bu söylediğiniz bir an meselesidir" dedim. " İçinizde mevcut olan sevgi, alaka, sarih olarak bilinmeyen bazı vesilelerle, zamanı tayin edilemeyecek olan bir anda, birdenbire birikir, tekasüf eder; nasıl tatlı tatlı ısıtan güneş ışığı bir adesedeb geçtikten sonra bir noktada toplanıyor ve yakmaya başlıyorsa, kuvvetini fevkalade arttıran bu sevgi de sizi sarar ve tutuşturur. Onu dışarıdan birdenbire gelen bir şey zannetmek doğru  değişdir. O, içimizde zaten mevcut olan hislerin bizi şaşırtacak kadar şiddetlenivermesinden ibarettir."

30 Temmuz 2013 Salı

Cehennem Dan Brown


Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon başından vurulmuş bir halde hastane odasında gözlerini açar. Ne buraya nasıl geldiğini ne de nasıl vurulduğunu hatırlamaktadır. Camdan gördüğü manzara karşısında altüst olan profesör, evinden binlerce kilometre uzakta, Floransa’da olduğunu anlar. Yaşadığı korkunç baş ağrısına eşlik eden tek şey; sürekli kâbuslarında gördüğü kan kırmızısı bir nehrin karşısından kendisine seslenen gümüş saçlı güzel bir kadın ve toprağa baş aşağı gömülü can çekişen bedenlerdir. Langdon gördüğü kâbusları anlamlandırmaya çalışırken kadın bir suikastçı tarafından takip edildiğini, kendine tedavi uygulayan doktorlardan biri gözlerinin önünde vurulunca anlar. Hastanede görevli diğer doktorlardan biri olan Sienna Brooks’un o ölüm kalım anında yardım etmesiyle hayatta kalır. Simgebilim profesörü kendini bir anda ipuçlarını Dante’nin cehenneminde bularak çözmesi gereken korkunç bir senaryonun içinde bulur. Floransa’nın tarih kokan dar sokaklarından Venedik’in muazzam bazilikalarına uzanan semboller zinciri Langdon’ı insanlık tarihini sonsuza dek değiştirebilecek bir mekâna sürükler. Burası üç imparatorluğun merkezi olmuş, insanlık tarihi kadar eski, dünyanın incisi İstanbul’dur. Ve bu şehirde ya insanlık tarihi baştan sona yeniden yazılacak ya da bunu yazacak hiç kimse kalmayacaktır...

.. Diz çök kutsal bilgeliğin yaldızlı mouseion’unda ve kulağını yere daya, dinle suyun şırıltısını.

Batık sarayın derinliklerine in, orada, karanlığın içinde bekler khtonik canavar kan kırmızısı sularına gömülmüştür lagünün ki yansıtmaz yıldızları...  

Diğer romanları gibi bunuda merakla okuyorum. Henüz bitmedi ama insanı sıkmayan dili Floransa'yı anlatışı beni büyülüyor. 

Sayfa 108 ilk paragraf ; 
"Longdon etki yaratması için bir saniye bekledikten sonra, "Dostlarım, Dante Alighieri'nin eserinin etkisinin abartılması söz konusu değildir. Tarih boyunca, tabii ki İncil dışında hiçbir yazı, resim, müzik veya edebiyat eseri, İlahi Komedya alıntılanmamış, taklit edilmemiş, dönüştürülmemiş ve onurlandırılmamıştır."


24 Temmuz 2013 Çarşamba

Yüzyıllık Yalnızlık Gabriel Garcia Marquez


 "Yüzyıllık Yalnızlık'ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli kocaman bir evde, toprak yiyen bir kız kardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adları bir örnek bir yığın hısım akraba arasında geçen çocukluk günlerimi sanatsal bir dille ardımda bırakmaktı amacım. Yüzyıllık Yalnızlık'ı iki yıldan daha kısa bir sürede yazdım, ama yazı makinemin başına oturmadan önce bu kitap hakkında düşünmek on beş, on altı yılımı aldı. Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü olağan şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı öyküleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım. Yüzyıllık Yalnızlık'ı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım. Bu romanı dikkat ve keyifle okuyan, hiç şaşırmayan sıradan insanlar tanıdım. Şaşırmadılar, çünkü ben onlara hayatlarında yeni olan bir şey anlatmamıştım, kitabımda gerçekliğe dayanmayan tek cümle bulamazsınız."
Kitabın yüksek bir okuyucu kitlesi olunca dayanamadım bende okuyum dedim. Bir arkadaşımdan ödünç alıp okumaya başladım. Kitabın ilk sayfalarından itibaren oldukça sıkıldım. Ama yarım bırakmak istemediğim için sonuna kadar okudum.Gerçekten bana göre bir kitap değildi. Yalnızlığımı hatırlattığı için hoşlanmama ihtimalimde yüksek. 

Sayfa 108 ilk paragraf ; yakında gelecek
.... görünüşlü Albay GerineldoMarquez'i de getirmişlerdi. İkiside üzüntülü değildi.Askerler küfreden kalabalıktan tedirgin olmuş gibiydiler.

Senden Önce Ben Jojo Moyes



 Senden Önce Ben

Birbirlerine aşktan başka verecek hiçbir şeyleri yoktu...

Yaşamın ince detayları Loudan sorulur. Otobüs durağıyla ev arasında kaç adım var? Çalıştığı kafeye gelip gidenler nasıl bir hayat yaşıyor? Parlak yeşil elbisenin altına ne renk külotlu çorap giyilir? Onda bu soruların hepsinin cevabı var. Kolayca mutlu olabildiği küçücük dünyasında bilmediği tek şey hayatın çok daha karmaşık soru ve cevaplarla dolu olduğu...

Geçirdiği motosiklet kazasıyla hayatı altüst olan Will uzun süredir karmaşık sorularla meşgul. Bu hayatta diğer insanları mutlu eden küçük şeyler ona biraz olsun keyif vermiyor. Çevresindeki tüm renkler birden griye dönmüş ve böyle bir umutsuzluk içindeyken yapabileceği tek şeyin hayatını sonlandırmak olduğunu düşünüyor.

Peki, asık suratlı, aksi ve geçimsiz Will, Lounun rengârenk yaşamıyla karşılaşırsa neler olur?

Mucizelere inanmıyorsanız durup bir kez daha düşünün..

Kitabı son okuyanlardan birisi benim, arkadaşlar gözyaşlarını tutamadıklarını söyledikleri için ağlamıycam düşünceleriyle başladım kitaba, son ana kadar da kendimi tuttum ama gerçekten ağlamamak elde değilmiş. Hüzünlendim, değişen hayatları gördüm, hayatın tadını çıkartmanın önemini bir kere daha anladım. İnsanda kendi kararlarını  alabilecek akıl, fikir, güç, kuvvet ve sağlık varken her anın tadını çıkarmalı.

Sayfa 108 ilk paragraf ;

"Paniklemiş, yavaş yavaş terlemeye başlamıştım. Adını iki kere daha kuvvetlice söyledim, ama cevap yoktu. Sonra üzerine eğildim. Göğsünde ve yüzünde bir hareketlililk göremiyordum. Sonra nefesine baktım. Nefesini hissediyor olmam lazımdı. Nefes alıp verişini anlayabilmek için yüzümü yüzüne yaklaştırdım. Yine bir şey anlayamadığımda elimi uzattım ve yüzüne nazikçe dokundum."

23 Temmuz 2013 Salı

Kitap Arkadaşları


5-6 kişilik bir arkadaş topluluğu ile sürekli kitap okuyoruz. Hal böyle olunca ayın 15 yeni kitap alma günümüz oluyor. Aldığımız kitapları birbirimizle paylaşarak aynı duygulara ortak oluyoruz. Okuduğumuz kitaplardan bir iz kalsın diye bu blogu açtım. Gruptaki arkadaşlara süpriz olsun diye ilk yazıyı hazırlıyorum.
Temmuz ayı bitmek üzere bundan sonra her ayın 15 inde yeni alacağımız kitaplar hakkında bir yazı ve okuduğumuz kitaplarla ilgili küçük bilgiler vermek istiyorum.