19 Ağustos 2013 Pazartesi

Sevmek Zorunda Değilsin Beni Sinan Akyüz

 
Sayfa 108 ilk paragraf
"Bekçi iki eliyle yakasını düzelttikten sonra geçip kulubesine tekrar oturdu.Ben de o sırada küçük göz evlerde sıralanmış çıplak kadınlara baka baka yürümeye başladım. Arada göz göze geldiğim kadınlar, kapının önüne doğru bir hamle yapıp beni çağırıyorlardı. Oralı bile olmadan belirlediğim hedefe doğru yol aldım.. O küçük odanın önüne geldiğimde kalbim güm güm atmaya başladı. İçeriye dikkatlice bakmama rağmen, dün kavga eden o genç ve güzel kadını göremedim. Birkaç adım geriye doğru gittim. Kapı numarasına baktım. Kapının üzerinde kırk dört numara yazıyordu. Numara doğruydu. Tekrar içeriye göz attım. Tam da o sırada dün birlikte olduğum kadın merdivenlerden aşağıya iniyordu. Beni görür görmez başını öte yana çevirdi hemen yanına gittim. "yine mi geldiniz?" dedi."

Bana Sırtını Dönme Sinan Akyüz

Yatağımdaki Yabancı Sinan Akyüz


12 Ağustos 2013 Pazartesi

Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü Aimee Bender

 

Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü

Bir gün, mutsuzluğu, acıları ve arzuları, en derindeki sırları görme yeteneğin olduğunu keşfetseydin...

Bir gün, sana gülümseyen yüzlerin ardını görüp sana en yakın kişinin yüreğinde kilitlediği kapıları aralasaydın, ne yapardın?..

Büyümenin eşiğindeki Rose için hayat, bir sabah geri dönülmezcesine değişir. Zira annesinin yaptığı limonlu pastadan aldığı bir lokmayla, sadece yemeği değil, onu pişiren kişinin duygularını da tatmakta olduğunu anlar...

Olağanüstü yeteneği, aynı zamanda derin bir kaygı ve hüznü de beraberinde getirir; çünkü her zaman neşeli, güler yüzlü ve sevecen biri olarak bildiği annesi, kalbinde sarsıcı bir gerçek saklamakta, ailesinden ayrı ikinci bir hayat yaşamaktadır... Çok geçmeden babası ve ağabeyinin de çok özel yetenekleri olduğunu anlar. Her üçü için de bu yetenek, kimi zaman bir mucizeye kimi zaman da yakalarını kurtaramadıkları bir illete dönüşecektir.
Hemen her ailenin üstünü örttüğü gerçekleri, duyarlı ve yetenekli bir genç kızın büyüme öyküsü eşliğinde anlatan acı, tatlı ama her sayfası büyülü bir şehir masalı...


Sayfa 108 ilk paragraf;
Anlatılanlanlara bakılırsa Joe ve ben doğduğumuzda hastanenin lobisine bile girememiş. Annem arabadan güçlükle inip evimizin yirmi-otuz sokak ilerisindeki sevimli, zengin bir hastane olan Cedars-Sınai'ye tek başına kayıt yaptırmış. Babam arabayı park ettikten sonra doğum servisinin yerini bellemiş, telefon etmiş, annemin oda numarasını öğrenmiş ve artık telefonlarından bezen hemşireye annnemin penceresinin tam yerini sormuş. Hemşire söylemeyince dakika başı onu tekrar aramış, ta ki kadın sonunda Güney tarafı! Sekizinci kat! Soldan üçüncü pencere! Sıçarım, artık arama! diye bağırana kadar. Babam derhal civardaki bir çiçekçiyi arayıp daha Joseph gelmeden çok önce alıcısına ulaşan lale ve ve güllerden enfer bir demet göndermiş hemşireye.

11 Ağustos 2013 Pazar

Kürk Mantolu Madonna Sebahattin Ali




 Kitap oldukça rahat okunuyor hiç sıkmıyor akıcılığı muhteşem 160 sayfa çabucak bitirivereceksiniz.
Sayfa 108 ilk paragraf ;
O zaman onu yakalamış gibi kendimden emin bir edayla: 
"Bu söylediğiniz bir an meselesidir" dedim. " İçinizde mevcut olan sevgi, alaka, sarih olarak bilinmeyen bazı vesilelerle, zamanı tayin edilemeyecek olan bir anda, birdenbire birikir, tekasüf eder; nasıl tatlı tatlı ısıtan güneş ışığı bir adesedeb geçtikten sonra bir noktada toplanıyor ve yakmaya başlıyorsa, kuvvetini fevkalade arttıran bu sevgi de sizi sarar ve tutuşturur. Onu dışarıdan birdenbire gelen bir şey zannetmek doğru  değişdir. O, içimizde zaten mevcut olan hislerin bizi şaşırtacak kadar şiddetlenivermesinden ibarettir."