12 Ağustos 2013 Pazartesi

Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü Aimee Bender

 

Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü

Bir gün, mutsuzluğu, acıları ve arzuları, en derindeki sırları görme yeteneğin olduğunu keşfetseydin...

Bir gün, sana gülümseyen yüzlerin ardını görüp sana en yakın kişinin yüreğinde kilitlediği kapıları aralasaydın, ne yapardın?..

Büyümenin eşiğindeki Rose için hayat, bir sabah geri dönülmezcesine değişir. Zira annesinin yaptığı limonlu pastadan aldığı bir lokmayla, sadece yemeği değil, onu pişiren kişinin duygularını da tatmakta olduğunu anlar...

Olağanüstü yeteneği, aynı zamanda derin bir kaygı ve hüznü de beraberinde getirir; çünkü her zaman neşeli, güler yüzlü ve sevecen biri olarak bildiği annesi, kalbinde sarsıcı bir gerçek saklamakta, ailesinden ayrı ikinci bir hayat yaşamaktadır... Çok geçmeden babası ve ağabeyinin de çok özel yetenekleri olduğunu anlar. Her üçü için de bu yetenek, kimi zaman bir mucizeye kimi zaman da yakalarını kurtaramadıkları bir illete dönüşecektir.
Hemen her ailenin üstünü örttüğü gerçekleri, duyarlı ve yetenekli bir genç kızın büyüme öyküsü eşliğinde anlatan acı, tatlı ama her sayfası büyülü bir şehir masalı...


Sayfa 108 ilk paragraf;
Anlatılanlanlara bakılırsa Joe ve ben doğduğumuzda hastanenin lobisine bile girememiş. Annem arabadan güçlükle inip evimizin yirmi-otuz sokak ilerisindeki sevimli, zengin bir hastane olan Cedars-Sınai'ye tek başına kayıt yaptırmış. Babam arabayı park ettikten sonra doğum servisinin yerini bellemiş, telefon etmiş, annemin oda numarasını öğrenmiş ve artık telefonlarından bezen hemşireye annnemin penceresinin tam yerini sormuş. Hemşire söylemeyince dakika başı onu tekrar aramış, ta ki kadın sonunda Güney tarafı! Sekizinci kat! Soldan üçüncü pencere! Sıçarım, artık arama! diye bağırana kadar. Babam derhal civardaki bir çiçekçiyi arayıp daha Joseph gelmeden çok önce alıcısına ulaşan lale ve ve güllerden enfer bir demet göndermiş hemşireye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder